10 Eylül 2012 Pazartesi

HOLDİNG YAPILANMASININ VERGİSEL BOYUTU

HOLDİNG YAPILANMASININ VERGİSEL BOYUTU


HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER*



Ercan ALPTÜRK-Yeminli Mali Müşavir, İSTANBUL YMM Odası-2209



[ I-GİRİŞ:

Türk Ticaret Kanunu’nun 466’ncı maddesinde ,holdinglerin gayelerinin esas itibarıyle başka işletmelere iştirak etmek olduğu belirtilmiştir. Bunun dışında,holdinglerle ilgili olarak,yasal bir düzenleme mevcut değildir.Esas olarak,holding şirketler doğrudan doğruya ticari ve sınai bir faaliyette bulunmazlar,başka şirketleri kontrol altına almayı hedeflemişlerdir. Söz konusu kontrol,diğer bir şirketin sermayesinin yarıdan fazlasına sahip olmayı ifade edebilir.



Bir anlamda,holding şirketleri,iştirak olunan şirketleri denetleyerek organize etmekte böylelikle bir üst yapı özelliğine sahip olmaktadır.Holding ve ona bağlı kuruluşlardaki etkinliğin ortaya çıkması ana işletmenin ya da ortaklarının yavru işletmelerin oy hakkı çoğunluğuna sahip olmasıyla gerçekleşmektedir.Holdingleşmenin en büyük yararı daha çok ortaklar ve yönetim açısından geçerli olmakla birlikte,mali tabloların birleştirilerek ortaklara ve üçüncü kişilere bilgi vermek amacının da ön planda tutulduğunu söyleyebiliriz.



Holdingleri tröst veya kartel gibi diğer birleşme tiplerinden ayıran en önemli özellik;bağlı şirketlerin hukuksal bir kişiliğe ve bağımsızlığa sahip olmasıdır.Holding, mülkiyet edinme,kontrol ve idare işlevlerini şirketlerin hisse senetlerine sahip olarak gerçekleştirmektedir.İlke olarak,holdingler anonim şirket statüsünde kurulmaktadırlar,dolayısıyla anonim

şirketlere uygulanan vergi kanunlarına ilişkin hükümler holdinglere de aynı şekilde uygulanmaktadır.



II-HOLDİNG VE GRUP ŞİRKETLER İLİŞKİLERİ:

Holdingler,sahip oldukları hisse senetleri ile diğer şirketlerin yönetiminde bir fazla oy sağladıklarında bu şirketlerin kontrol ve idaresine egemen olmaktadırlar.Çok sayıda küçük hissedarın mevcut olduğu şirketlerde holdingin oylu hisseleri elde ederek yönetimde etkin rol oynamaları mümkündür.Holding içerisindeki şirketlerin değişik alanlara yayılması

sonucunda iştiraklerden birinin karının diğerinin zararının kapatılması yönünde kullanılması sağlanabilmektedir.

Ticari hayatta holding ile grup şirketler arasındaki ilişkinin en bariz örneği holding genel giderlerinin bağlı şirketlere aktarımı ile finansman masraflarının yansıtılması biçiminde ortaya çıkmaktadır.Söz konusu aktarım ve yansıtmaya ilişkin olarak ortaya iki farklı durum çıkmaktadır.Birincisi aktarılan giderlerin sadece bir veya belirli bir şirket için yapılan masrafların durumu olup,ikincisi de holdingin tüm şirketlerini ilgilendiren genel idare giderlerinin paylaştırılmasıdır.Holdingler veya aynı gruba dahil diğer şirketler yurt içinden veya yurt dışından temin ettikleri kredileri diğer şirketlere kullandırabilmektedirler.Söz konusu krediler döviz kredisi veya Türk lirası cinsinden olabilmektedir.Prensip olarak,alınan kredi bir başka şirkete aktarıldığı zaman bu krediden doğan tüm masrafların da o şirkete aktarılması gerekmektedir.Döviz kredisinin değerlemesinden oluşacak kur farklarında krediyi kullanan şirkette gider ,kullandıran şirkette ise gelir kaydedilmesi gerekmektedir.Ayrıca gerek Türk lirası gerekse döviz kredilerinde olsun oluşacak faizlerin fatura düzenlenerek krediyi kullanan şirkete aktarılması gerekmektedir.



Alınan kredinin bağlı şirkete aynen kullandırılmasına rağmen kullandırılan krediye ilişkin finansman giderlerinin kullanana yansıtılmaması durumunda finansman giderlerinin kabul edilmeyecektir.



II-HOLDİNG VE GRUP ŞİRKETLER İLİŞKİLERİ:

Holdingler,sahip oldukları hisse senetleri ile diğer şirketlerin yönetiminde bir fazla oy sağladıklarında bu şirketlerin kontrol ve idaresine egemen olmaktadırlar.Çok sayıda küçük hissedarın mevcut olduğu şirketlerde holdingin oylu hisseleri elde ederek yönetimde etkin rol oynamaları mümkündür.Holding içerisindeki şirketlerin değişik alanlara yayılması

sonucunda iştiraklerden birinin karının diğerinin zararının kapatılması yönünde kullanılması sağlanabilmektedir.



Ticari hayatta holding ile grup şirketler arasındaki ilişkinin en bariz örneği holding genel giderlerinin bağlı şirketlere aktarımı ile finansman masraflarının yansıtılması biçiminde ortaya çıkmaktadır.Söz konusu aktarım ve yansıtmaya ilişkin olarak ortaya iki farklı durum çıkmaktadır.Birincisi aktarılan giderlerin sadece bir veya belirli bir şirket için yapılan masrafların durumu olup,ikincisi de holdingin tüm şirketlerini ilgilendiren genel idare giderlerinin paylaştırılmasıdır.Holdingler veya aynı gruba dahil diğer şirketler yurt içinden veya yurt dışından temin ettikleri kredileri diğer şirketlere kullandırabilmektedirler.Söz konusu krediler döviz kredisi veya Türk lirası cinsinden olabilmektedir.Prensip olarak,alınan kredi bir başka şirkete aktarıldığı zaman bu krediden doğan tüm masrafların da o şirkete aktarılması gerekmektedir.Döviz kredisinin değerlemesinden oluşacak kur farklarında krediyi kullanan şirkette gider ,kullandıran şirkette ise gelir kaydedilmesi gerekmektedir.Ayrıca gerek Türk lirası gerekse döviz kredilerinde olsun oluşacak faizlerin fatura düzenlenerek krediyi kullanan şirkete aktarılması gerekmektedir.



IV-SONUÇ:



Türkiye’de genel olarak,holdinglerin “aile şirketi” özelliklerinden kurtulamamaları ve bu tercihteki ısrarları sermaye piyasasının gelişimini önlemektedir. Ayrıca,holdinglerin kendi bankalarının olması ve bunun sonucunda mal piyasalarında bir pazar gücü elde etmeye yönelik olarak rekabetçi piyasa yapısını etkilemeleri dikkat çekicidir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder